Yaşar Akgül’ün ‘Yangında İlk Kurtarılacak Şiirler’i Üzerine: 3 | Ali Celep Yazdı…

YAŞAR AKGÜL’ÜN ‘YANGINDA İLK KURTARILACAK ŞİİRLER’İ
(Bir Eleştirel Yaklaşım)
3.
İçeriğin teknik örgütlenmesinde görülen bazı sorunlara karşın güçlü retoriği olan bir şiir yazıyor Yaşar Akgül. Retoriğin gücü evvela inandırıcı söyleminden geliyor. Okuru söylediklerine ikna etme yeteneği diyeceğim. Bu yeteneğin en bariz vasfı sağlam ve yüksek bir eleştirel bilinçle yüklü olmasıdır. Eleştirel bilinci bileyen nitelikler ise şairin dünya ve içinde dönüp durmakta olan şeylerle kendi içinde olmakta olan şeyler arasında kurduğu ilişki biçiminden doğuyor. Akgül’ün bütün şiirleri bu çift yönlü akışa eş zamanlı verdiği tepkilerin estetik hâsılasıdır. Bu estetik hâsılanın etkileyici yanı şairin kendine ve yaşadığı dünyaya karşı dürüst bir belagat ile muamele etmesidir. Onun şiiri bir yanda akılla çalışırken öte yanda son tahlilde kalbiyle hüküm vermekten yanadır. Dürüstlük ise olanı iki yönlü sorgulamasından geliyor. Akgül’ün şiirde iki yönlü konuşması içe ve dışa doğru birlikte yoğunlaşıyor. İçe doğru konuşurken gönlüne, dışa doğru konuşurken aklına yolculuk başlatıyor. Birinden diğerine konuşmanın kesiştiği yerde başlıyor onun soruşturması. Modern dünyanın yüzyıllar içinde aldığı bugünkü şekillerle insanın doğasına uyumlu geçmiş dünyanın neredeyse nostaljiye dönüşmüş şekillerinin çatışmasından doğan görüntüler Akgül şiirinin ana kontrastını kuruyor. Özünde yaşadığımız modern dünyaya muhalif bir şiir diyeceğim. Beri yandan fıtri beni koruma kaygısı da belirginleşmiş görünüyor konuşmasında. Bazen de dünyanın bir oyun olduğu bilgisini, şiirde oyun içinde oyun düşleyerek kullandığı oluyor. İlginç sıfatlar yakıştırarak, çağrışım yasalarından medet umarak, soyut sözcüklere somut kavramlar giydirerek, bazen de ‘mistik denkleştirme’ yolunu seçerek fakat hepsinden öte bütün bu saptamaları kişileştirme tekniğini ön plana çıkararak işliyor konuşmasını. Kişileştirmeye benzetmelerin eşlik etmesi ise bu konuşmayı lirik plana çekiyor. Buradan herkesi ilgilendiren bir lirik konuşma yapmak Akgül’ün en ciddi başarısı. Bu saptamalara güzel birkaç lirik kesitle örnek vererek bitireyim:
‘avize gibi başımda duran / pamuktan ve süngerden dünya / kalkan gibi bir elimde tuttuğum / ey kara gözlü talih / ve gözü kara tarih / eşkıyadır caddelerde ‘ ‘içimden çektiğim kılıç ve besmeleyle / okuyan ve cengeden / çölde miyim sirkeci yolunda mıyım’ ‘namazı kaçırdım ve tren / kitabım raylar üstünde / çocukları toplayıp götüren / annelere binmek yasak’ ‘bay uçaklar köprülere acımayla bakarken / günah akarken / etrafım sarılır iskelelerde / gah elbisem geçer turnikelerden / gah her saati tek tek unutan aklım / ben kalırım kalbim döner beni tanımaz / eskiler kör gibi gidermiş evlerine’ ‘aklım başıma ölürken geldi’
Ali Celep’in Yaşar Akgül’ün şiirleri üzerine yazdığı diğer 2 yazısı için tıklayınız: