Yahudilik, Siyonizm, Sebataizm, Masonluk 1 – Salih BORA

Düşük Sosyal Statü: Yahudilik
Bu yazıdan itibaren yayınlanacak on beş yazı Cevat Rifat ATİLHAN merhumun özellikle “Menemen Hadisesinin İçyüzü” ve diğer bazı kitapları esas alınarak kaleme alınmıştır. “Menemen Hadisesinin İçyüzü” adlı eserdeki asıl konuya Menemen olayına gelmeden önce uzun uzun yahudi-siyonizm anlatısı yapar yazar. Gündem ve günceli göz önünde tutarak bu yazıları hazırladık sizin için. Zaten yazar da aşağıda profilini verdiğimiz başka bir yazarın yazılarından yola çıkarak kitabı yazmış.
1.
“Bu yazı serisi, 1891 tarihinde Kavalada Elizabeth adında bir yahudi fahişesinden doğan ve babalığı sebzeci olan Apostolos Grozos tarafından yazılmıştır. Apostolos Grozos 1915 de Kavaladan Selâniğe giden ve Balkanların komünist mübeşşiri Bulgar yahudisi ve farmason üstadı Avram Benaroyas ile temasa geçerek komünizme ve farmasonluğa duhulü ile mâruf sergerdeler arasına karışanlardandır.”
Yahudiler kendilerince anlamlı bize göre aptallık olan pek çok sebebe bağlı olarak büyük sürgünler yaşadılar. Babil Sürgünü (MÖ 6. Yüzyıl), ilk büyük sürgündür ve Yahudi kimliğinin gelişiminde kritik bir rol oynamıştır. Tarih: MÖ 586 (ve MÖ 597). Babil İmparatorluğu’nun (II. Nebukadnezar – Buhtunnasır komutasında) Yehuda Krallığı’nı fethetmesi ile yaşanır. Kudüs’teki Birinci Tapınak yıkılır, elitler, din adamları ve zanaatkârlar Babil’e sürülür. Sürgün dönemi, Yahudilikte yazılı Tora’nın derlenmeye başlaması, sinagog ibadetinin temellerinin atılması ve Tevrat’ın (Eski Ahit) önemli bir bölümünün şekillenmesi gibi kültürel ve dinî dönüşümlere yol açmıştır. Perslerin Babil’i yenmesi sonrası yurtlarına dönüş izni çıkar Yahudilere. Bir kısmı döner, bir kısmı dönmez. Dönmeyenleri günümüzde üç kimlikli pakradunlar olarak görebilirsiniz. Mesela, aslı yahudi, mahreci ermeni, görüntüsü Türk olabilir.
Roma sürgünü gelir sonra. Bu sürgünler, Yahudi halkının yurtlarından kalıcı olarak dağılmasına ve uzun süreli diaspora döneminin başlamasına neden olmuştur. Yahudilerin Roma yönetimine karşı ayaklanmasıyla Roma ordusu (Titus komutasında) Kudüs’ü ele geçirir ve İkinci Tapınak MS 70’te tamamen yıkılır. Büyük bir katliam ve köleleştirme yaşanır, tapınak sonrası Yahudilik dönemi (Rabinik Yahudilik) başlar. İkinci büyük isyanın Roma İmparatoru Hadrianus tarafından acımasızca bastırılması olayı çıkar bu kez karşımıza. Roma, Yahudilerin Kudüs’e (Aelia Capitolina adıyla yeniden kurulmuştur) girmesini yasaklamış ve bölgenin adını Syria Palaestina olarak değiştirmiştir. Bu olaylar, Yahudi nüfusunun büyük bir bölümünün anayurtlarından kalıcı olarak ayrılmasına ve Akdeniz çevresine yayılmasına neden olmuştur.
Muhtasar yahudi tarihi sonrası konumuza dönelim: Cevat Rifat Atilhan hayatını Siyonizm ve Kemalizmle mücadeleye vakfetmiş bir adam. Onun Menemen Hadisesinin İçyüzü adlı kitabından aldığımız paragrafta, yazarın bir şahsın biyografisini naturel bir dille sunarak hem etnik hem sınıfsal hem de ahlâkî bir dışlama stratejisi kurma gayretini görürüz. Yahudi kimliği, fahişelik ve düşük sosyal statü bir araya getirilerek düşmanlaştırılan bir figürdür artık. Bu, metin boyunca sürecek olan “ötekileştirme”nin ilk örneğidir. Yahudilerin ötekileştirilmesi, öteki kelimesinin anlamına yüklenen rikkatle ilgili değildir. Onlar zaten “Tanrının seçtiği üstün millet” argümanıyla kendilerini ötekileştiriyorlar. Smotriç adlı bakanları Eylül ayında bunu ifade etti. Onlar bizi yani herkesi öteki görüyor zaten. Tarihi bağlamda da Yahudiler yaşadıkları sürgünlerde fahişelik ve düşük sosyal statü konusunu hep yaşayıp buna alıştılar. Tabiri caizse biti kanlanınca kendileri dışındaki herkesi ötekileştiriyorlar.
Apostolos Grozos‘un biyografisi, küresel Siyonist-Masonik planın nasıl bireysel hayatlar üzerinden işlediğini gösteren mükemmel bir örnek teşkil etmektedir. Onun Yahudi bir fahişeden doğması ve düşük sosyal statüye sahip olması, bu küresel ağın sıradan ve toplumun alt kademelerindeki bireyleri dahi kullanarak hedeflerine ulaştığını kanıtlamaktadır. Metnin iddiasına göre, Grozos’un, kendisi gibi bir Yahudi olan ve aynı zamanda Mason üstadı ve Komünist lider olan Avram Benaroyas ile temasa geçmesi, Siyonizmin, Masonluğun ve Komünizmin aynı ideolojik çemberin içinde hareket ettiğini bir kez daha doğrulamaktadır. Bu, komünizmin Yahudi liderlerce yönetilmesi ve Masonluğun Yahudi çıkarlarına hizmet etmesi tezini, birebir bir biyografi üzerinden somutlaştırmaktadır. Yazarın belirttiği gibi, Yahudilerin “Tanrı’nın seçtiği üstün millet” argümanıyla zaten kendilerini öteki olarak gördükleri ve gücü ellerine geçirdiklerinde de diğer herkesi ötekileştirdikleri kabul edildiğinde, Grozos’un bu zincire dâhil olması, düşük sosyal statüden başlayan bir bireyin dahi bu küresel tahakküm planının aktif bir parçası olabileceğini göstermektedir.
Yazar: Salih BORA –
Yayın Tarihi: 14.10.2025 10:06 –
Güncelleme Tarihi: 14.10.2025 10:11