Mustafa Girgin yalnız değildir!”

MUSTAFA GİRGİN YALNIZ DEĞİLDİR!
Eğitim-iş olarak biliyoruz ki, bu süreç yalnızca Mustafa Girgin’i değil, laik ve bilimsel eğitimden yana olan tüm liyakatli eğitim emekçilerini hedef almaktadır. Yaşanan hukuksuzluklar karşısında Mustafa Girgin’in yanındayız; sonuna kadar bu sürecin takipçisi olacağız.
İzmir/Karşıyaka’da yaptığımız açıklamaya, Genel Başkanımız Kadem Özbay, Genel Sekreterimiz Seher Ergin, Genel Mali Sekreterimiz Doğan Dağdelen, Genel Örgütlenme Sekreterimiz Bülent Metin, Genel Özlük-Hukuk ve TİS Sekreterimiz Yeliz Toy ve Genel Eğitim Sekreterimiz Veli Fırat Şimşek katıldı.
Genel Başkanımız Kadem Özbay’ın yaptığı basın açıklamasının tam metni şöyle:
“Bugün burada, “suç yoksa suç üretilir” anlayışıyla, hukuksuz ve somut delillere dayanmadan yürütülen bir soruşturmayı ve bu süreci protesto etmek üzere toplanmış bulunuyoruz. Eğitim-İş İzmir 3 No’lu Şube Sekreterimiz ve Karşıyaka İmam Hatip Ortaokulu Müdürü Mustafa Girgin’e yönelik sürdürülen itibarsızlaştırma operasyonu, yalnızca bir kişiye değil, liyakatli eğitim yöneticilerine karşı da bir saldırıdır.
Göreve 12 Temmuz 2024’te başlayan Girgin, daha ilk günden itibaren Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı duruşu nedeniyle hedef hâline getirilmiş; İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü üzerindeki bazı çevrelerin etkisiyle sistematik bir şekilde baskı altına alınmıştır.
Efes–Şirince gezisinde, 8 öğretmen, 2 okul aile birliği yöneticisi ve okul müdürünün gözetiminde, nezih bir ortamda yenen yemek, yalnızca mekânda alkollü içecek bulunması üzerinden, öğrencilerin “alkollü bir mekâna götürüldüğü” şeklinde asılsız bir iddia yaratılmış ve jet hızıyla soruşturma başlatılmıştır.
Efes’teki bu mekâna Türkiye’nin dört bir tarafından birçok okul gelmekte; aynı yerde yemek yenilmekte ve olması gerektiği gibi hiçbiriyle ilgili bir soruşturma yürütülmemektedir. Sadece Girgin’e soruşturma açılması sürecin ne kadar kasıtlı yürütüldüğünü ortaya koymaktadır.
Devamında, Kasım 2024’te Karşıyaka İmam Hatip Ortaokulu’nda önceki okul müdürüne yakınlığıyla bilinen ve onun döneminde adeta “gölge müdür yardımcısı” gibi görev yapmış bir öğretmenin, tamamen soyut iddialara dayalı “mobbing” şikâyeti CİMER’e yapılmış ve hemen soruşturma konusu hâline getirilmiştir. Müfettişin ifadesiyle “şoklar geldikçe” genişletilen dosyada, 12 ayrı konuda şikâyet üretilmiş; örneğin
•Kutsal kitabımız başta olmak üzere bazı dini kitapların okulda çöpe attırıldığı,
• Ramazan ayında okul bahçesinde sigara içildiği,
• Cuma namazının kılındığı mescidin kapatılarak daha dar bir alana taşındığı,
• Öğretmenlere iftiralar atılarak velilerin, öğretmenler aleyhinde dilekçe vermeye yönlendirildiği…gibi dayanaksız ve provokatif iddialar soruşturma dosyasına eklenmiştir. Ancak ne ilginçtir ki, bu iddiaların hiçbirini doğrulayan tek bir öğretmen ifadesi bulunmamaktadır.
Soruşturma sürecindeki en çarpıcı örneklerden biri ise, ifadesi alınan bir öğretmenin, “Müdür odaya girip söylediklerimi dinliyordu” sözleri üzerine müfettişin doğrudan “iddia sübut bulmuştur” demesidir. Burada hem ifade gizliliği açıkça ihlal edilmiştir, hem de müfettişin tarafsızlığı sorgulanacak düzeye gelmiştir. Eğer gerçekten böyle bir müdahale olmuşsa, müfettişin görevi süreci derhâl sonlandırmak ve ortamı sağlıklı hâle getirmektir. Ancak bu yapılmamış, aksine ortam, müdürü suçlu göstermek için fırsata dönüştürülmüştür.
Yine, okul aile birliğiyle ilgili bir toplantıda, kimliği bilinmeyen bir velinin azarlandığı yönündeki iddia da delilsiz şekilde rapora girmiştir. Oysa toplantıya katılan 9 kişiden 7’si böyle bir olaya tanıklık etmediklerini net biçimde ifade etmiştir. Ne şikâyetçi bir veli vardır ne de yazılı bir dilekçe… Ancak müfettiş, bu olayı da “sübut bulmuş” sayarak ceza teklifinde bulunmuştur.
Soruşturmanın gizliliği dahi korunamamış; velilerin WhatsApp grubunda, müfettişin Mustafa Girgin’e yönelttiği sorular metin olarak paylaşılmıştır. Bu durum hem soruşturma etiğine hem de kişisel haklara açık bir saldırıdır. Söz konusu veli hakkında suç duyurusunda bulunulmasına ve uzaklaştırma talep edilmesine rağmen, bu talepler de reddedilmiştir.
Sonuç olarak, üç uyarı ve iki kınama cezası teklifiyle birlikte, Mustafa Girgin’in görev yerinin değiştirilmesi önerilmiş ve bu teklif hızla karara dönüştürülmüştür. Oysa raporda yer alan ifadeler —“görevin yürütülmesinde olumsuz etkiler”, “kişisel durumlar”, “görevde kalmanın sakıncaları”— hem somut bir temelden yoksundur, hem de hukuki bağlayıcılığı bulunmayan, yoruma açık ifadelerdir.
Soruşturma yapanları bu kadar pervasızlaştıran il idaresi, kanunun liyakatsiz ellerde bir yargısız infaza dönüşmesidir. Bu kanunun verdiği gücü il, ilçe müdürleri soruşturma yapan müfettişler eli ile kullanışlı bir aparat haline getirmişlerdir.
Bu kanun öyle bir sopa olmuştur ki kimi memurlar bu kanun yetkisi kullanılarak atama yönetmeliğinde delik açılıp ödüllendirilir gibi yer değişikliğine tabi tutulurken; en son Bayraklı ilçemizde kadrosunun bulunduğu okuldan başka bir okulda görevlendirilen müdür,görevlendirildiği okuldan can güvenliği bahane edilerek kadrosunun bulunduğu okula geri çekilmek yerine ilk defa yönetici atama takviminde kendilerine açık hale gelecek birkaç okul bile bulamayan müdür adaylarının, sıra bekleyen müdürlerin hakkı hiçe sayılarak Karşıyaka’nın merkezinde bir okula görevlendirilmiştir.
Mustafa Girgin gibi kimileri için de sürgün silahı gibi kullanılmıştır.
Bu yetkiyi vicdanına, liyakatine ve ahlâkına teslim ettiğimiz mülki idarenin yaşananlara göz yumması bu yetkiyi İzmir’de çok yaygın olarak kullanması adâlet ve hukuka olan inancımızı yerle yeksan etmektedir.
Sayın Mustafa Girgin, göreve geldiği günden bu yana okulu eğitim-öğretime eksiksiz şekilde hazırlamış, TÜBİTAK projeleri, yazar buluşmaları, sportif faaliyetler ve çevre projeleriyle okulun hem fiziki hem akademik gelişimine ciddi katkılar sunmuştur. Öğrenci kayıtlarında %33 oranında artış sağlanmış; bu da velilerin okula olan güveninin göstergesidir.
Ancak tüm bu başarılar görmezden gelinmiş, kişisel duruşu hedef alınmış ve yer değişikliği cezası bir “sürgün” aracı olarak kullanılmıştır.
Eğitim-İş olarak, Mustafa Girgin’in yanında olduğumuzu, bu hukuksuz süreci sonuna kadar takip edeceğimizi ve adaletin, liyakatin, bilimsel eğitimin yılmaz savunucuları olmaya devam edeceğimizi vurguluyoruz.
Mustafa Girgin yalnız değildir!”