İklim Kanunu kabul edildi… Muhalefete eleştiri: Oy farkı 102, katılmayan vekil 130…

TBMM Genel Kurulu’nda, ‘İklim Kanunu Teklifi’ kabul edildi.

TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen İklim Kanunu Teklifi, Türkiye’nin yeşil büyüme vizyonu ve net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda iklim değişikliğiyle mücadeleyi amaçlayan önemli düzenlemeler getiriyor. Bu kanunla birlikte birçok alanda yeni yükümlülükler ve yaptırımlar belirlendi.

 

Açık oylamada da kanun teklifi 242 kabul ve 140 ret oyuyla kabul edilerek kanunlaştı.

MUHALEFETE TEPKİ: “KATILMADINIZ”

102 oy farkla kanun teklifi kabul edilirken, AKP’den 59, MHP’den 19, CHP’den 55, İYİ Parti’den 19, DEM Parti’den 41, Yeni Yol Partisi’nden 2, Demokratik Bölgeler Partisi’nden 2, Demokrat Parti’den 1, Demokratik Sol Parti’den 1, Bağımsız milletvekillerinden 9 kişi oylamaya katılmadı.

OY FARKI 102, KATILMAYAN MUHALEFET VEKİLİ 130

Oylamanın 102 farkla geçtiğini, ancak 130 muhalefet milletvekilinin oylamaya katılmadığını belirten sosyal medya kullanıcıları duruma sitem etti.

 

YASAYA DAİR KİM, NE DEDİ

BAŞARIR: “İKLİM YASASI GÖRÜŞÜLÜRKEN MECLİS BOŞ”

CHP Grup Başkanvekili ve Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır “Gerçekten bir iklim kanununa ihtiyacımız var; ama üniversitelerin, çevre örgütlerinin, yerel yönetimlerin ortak aklıyla hazırlanmış bir yasaya! Bu yasa ne iklim, ne Türkiye, ne de gelecek kuşaklar için” ifadelerini kullanarak yaptığı paylaşımda şunları söyledi:

“İklim değişikliğinden en çok etkilenen dar gelirli yurttaşın yaşadığı bölgelerle ilgili hiçbir çözüm bu yasada yok. Bugün bunu görüşüyoruz, yarın maden ve zeytin… Bu topluma, halka gerçekten ne faydası var? İklim değişikliğiyle ilgili doğa komisyonu kuruldu, şehir şehir geçiyor. Sebeplerinden biri dolu. İklim yasasının önlemlerin uzun yıllardır alınmaması. Birçok şehir su sorunu var. Ürünlerdeki verimsizlik ortada. İklim yasası görüşülürken Meclis boş. Şu anda dolu, el kaldıracağız çünkü. Milletvekillerini hiçbiri fikir ortaya koymuyor.”

Videoyu Oynat
SUİÇMEZ: “DOĞAYI PARA KARŞILIĞI KİRLETME YASASI”

Cumhuriyet Halk Partisi Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez şu ifadeleri kullandı:

“TBMM Genel Kuruluna “iklim kanunu” adı altında sunulan kanun teklifi AKP ve MHP oylarıyla kabul edildi. Bu bir iklim yasası değil; doğayı para karşılığı kirletme yasasıdır. İklim krizine değil, sermayenin krizine çare üreten bir teklif Meclis’ten geçti.”

 

TEMA VAKFI: “KAYBEDEN DOĞA VE İNSAN”

“Kaybeden doğa ve insan oldu… TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen yasayı “İklim Kanunu” olarak görmüyoruz. Bu yasa ile emisyon ticaret sistemi düzenlenmiştir. Emisyon azaltımı, fosil yakıtlardan çıkış, adil geçiş planı, uyum politikaları ve gelirlerin toplum yararına kullanımı gibi kritik unsurları içermeyen ve iklim krizine bütüncül yaklaşmayan bu yasanın Anayasa Mahkemesi’nden dönmesini umut ediyoruz.”

 

İKLİM KANUNU’NDA NELER VAR

İklim Kanunu Teklifi’nin getirdiği başlıca yenilikler şunlar:

SERA GAZI EMİSYONLARININ AZALTILMASI VE TAKİBİ

Kanun, sera gazı emisyonlarının azaltılması ve iklim değişikliğine uyum faaliyetleri için yasal bir çerçeve oluşturuyor. Bu kapsamda, Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) kurulması ve karbon kredileriyle ilgili düzenlemeler yapılması planlanıyor.
Doğrulanmış yıllık sera gazı emisyon raporu sunmayan işletmelere 1 milyon liradan 10 milyon liraya kadar idari para cezası uygulanabilecek. Ayrıca, sera gazı emisyonu izleme planını sunmayanlara veya süresi içinde güncellemeyenlere 200 bin Türk Lirası, doğrulanmış sera gazı emisyonu raporunu süresi içerisinde sunmayanlara ise 300 bin Türk Lirası idari para cezası verilecek.
Belirlenen düzenlemelere aykırı faaliyet gösteren işletmelere, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca bir yılı aşmamak koşuluyla düzeltme süresi verilebilecek. Bu süre sonunda aykırılık düzeltilmezse faaliyet kısmen veya tamamen durdurulabilecek ve 50 milyon Türk Lirasına kadar idari para cezası uygulanabilecek.
KURUMSAL YAPILANMA VE KOORDİNASYON

Kanun teklifi ile İklim Değişikliği Başkanlığı’na önemli yetkiler veriliyor. Başkanlık, sera gazı emisyon azaltımı ve uyum faaliyetlerini izleyecek, yıllık raporlar hazırlayacak ve iklim değişikliğiyle ilgili verileri toplayarak kamu kurumlarıyla iş birliği yapacak.
Her ilde vali başkanlığında İl İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu oluşturulacak. Bu kurullar, yerel düzeyde iklim değişikliği eylem planlarının hazırlanmasında ve izlenmesinde rol oynayacak.
HEDEFLER VE YÜKÜMLÜLÜKLER

2050 yılına kadar belediye atıklarının işlenmeden düzenli depolama ile bertarafına son verilmesi ve sıfır atık uygulamalarının yaygınlaştırılması hedefleniyor. Atık geri kazanım oranının 2035 yılında yüzde 60’a çıkarılması amaçlanıyor.
Su yönetimi kapsamında, suyun verimli ve etkin biçimde kullanılması sağlanacak, arıtılmış atıksuyun yeniden kullanım oranının 2030 yılında yüzde 15’e çıkarılması hedefleniyor.
Enerji ve kaynak verimli, düşük emisyonlu üretim yöntemleri ve teknolojilerin, yenilenebilir enerji ve alternatif yakıtların kullanımının yaygınlaştırılması sağlanacak.
Ormanlarımızdaki yıllık odun artımının 5 yıllık ortalamada en fazla yüzde 50’sinin orman emvali üretiminde kullanılması ile Akdeniz Bölgesi ortalamasıyla uyum hedefleniyor.
Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması kurulması planlanıyor.
MALİ DÜZENLEMELER

Kanun kapsamında elde edilecek özel gelirler (sera gazı emisyon izni gelirleri, ETS kapsamındaki tahsisat satış gelirleri, idari para cezalarının yüzde 50’si vb.) İklim Değişikliği Başkanlığı bütçesinde özel ödenek olarak kaydedilecek ve Başkanlık tarafından kullanılacak.
İklim Değişikliği Başkanlığı, döner sermaye işletmesi kurmaya yetkili olacak.
YANLIŞ ANLAŞILMALARIN DÜZELTİLMESİ

Kanun teklifiyle ilgili olarak ortaya atılan “karbon ayak iziyle insanların özgürlüklerinin kısıtlanacağı” ve “karbon vergisinin vatandaşın cebinden çıkacağı” iddiaları Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından doğru olmadığı belirtilmiştir. Karbon ayak izi azaltımı ve Emisyon Ticaret Sistemi uygulaması bireylerle değil, sadece enerji yoğun üretim tesisleri gibi üretim yapan organizasyonlarla ilgilidir. Kanunda karbon vergisine yönelik herhangi bir hüküm bulunmamaktadır.
Bu kanun, Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadelede uluslararası taahhütlerini yerine getirme ve yeşil ekonomiye geçiş sürecini hızlandırma yolunda önemli bir adım olarak görülüyor.

İKLİM KANUNU NEDİR

Türkiye’nin yaklaşık iki yıldır gündeminde olan ve bu akşam kabul edilen İklim Kanunu hakkında çok sayıda soru işareti bulunuyor. Sosyal medyada ortaya çıkan dezenformasyon senaryolarıyla birlikte kafalar iyice karıştı.

Peki nedir bu İklim Kanunu…

Kanun, Türkiye’nin 2053 net sıfır emisyon hedefine ulaşması ve iklim değişikliğiyle etkin mücadele edilmesi amaçlı düzenlemeler içeriyor. Bu düzenlemeler kısaca şöyle:

-İl İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulları: Her ilde vali başkanlığında kurulacak bu kurullar, yerel iklim eylem planlarının hazırlanmasını ve uygulanmasını koordine edecek.​

-İklim Değişikliği Başkanlığı: Bu yeni yapı, ulusal ve sektörel raporlar hazırlayacak, teşvik mekanizmaları geliştirecek ve Türkiye Yeşil Taksonomisi’ni oluşturacak. Ayrıca, Emisyon Ticaret Sistemi’ni (ETS) kurarak karbon piyasasını yönetecek .

-Sera Gazı Emisyon İzni: Doğrudan sera gazı emisyonuna neden olan işletmelerin, İklim Değişikliği Başkanlığı’ndan emisyon izni alması zorunlu hale gelecek.

-Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması: İthal edilen malların gömülü sera gazı emisyonlarını dikkate alacak bu mekanizma, karbon kaçağını önlemeyi hedefliyor

-İdari Para Cezaları: Sera gazı emisyon raporunu süresinde sunmayan işletmelere 500 bin TL’den 5 milyon TL’ye kadar; ozon tabakasını incelten maddeleri yasa dışı kullananlara ise 2,5 milyon TL’ye kadar idari para cezaları uygulanacak.

Kanun teklifi, Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadelesinde yasal ve kurumsal bir çerçeve oluşturmayı amaçlıyor. Teklifin geçtiğimiz hafta kabul edilen ilk dört maddesi şöyle:

-Sera gazı emisyonlarının azaltımı ve uyum faaliyetleri, yıllık olarak İklim Değişikliği Başkanlığı tarafından izlenecek.

-Kamu kurumları ve özel sektör, alınacak iklim tedbirlerine uymakla yükümlü olacak.

-Net sıfır emisyon hedefi, ülkenin kalkınma öncelikleriyle uyumlu biçimde şekillenecek.

-Karbon fiyatlandırmasına ilişkin mekanizmalar, İklim Değişikliği Başkanlığı’nın yetki alanında olacak.

15 Nisan 2025 Salı günü itibarıyla Türkiye’nin ilk İklim Kanunu Teklifi’nin görüşmelerine devam edilecek.

PARİS ANLAŞMASI İLE İLGİSİ NEDİR

2015 yılında Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) kapsamında kabul edilen Paris Anlaşması’nın amaçları şöyle:

-Küresel sıcaklık artışını sanayi öncesi döneme göre 2°C’nin altında ve tercihen 1.5°C ile sınırlamak.
-Ülkelerin kendi belirlediği sera gazı azaltım hedeflerini (NDC) hazırlayıp uygulaması.

-Gelişmekte olan ülkelere iklim finansmanı sağlanması.

Türkiye Paris Anlaşması’nı 2021 yılında kabul etti.

İklim Kanunu, Paris Anlaşması’na uyum sağlamak ve 2053 net sıfır emisyon hedefi için yasal altyapı oluşturma amacı taşıyor.

Türkiye, Paris Anlaşması’nı imzaladı ama “gelişmekte olan ülke” statüsünde daha fazla iklim finansmanı talep etti. Bu nedenle 6 yıl boyunca anlaşmayı onaylamadı.

DÖNÜM NOKTASI: 2021

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2021 BM Genel Kurulu’nda sürpriz bir şekilde Paris Anlaşması’nı onaylayacaklarını duyurdu ve 2053 net sıfır hedefi ilk kez açıklandı.
Anlaşma 6 Ekim 2021’de TBMM’de onaylandı.
2022 yılından itibaren uyum yasaları ve kanun süreci başladı: Bu kapsamda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı kuruldu. Emisyon Ticaret Sistemi, Yeşil Taksonomi ve İklim Kanunu taslağı hazırlandı.
2025 yılında Paris Anlaşması’nın ikinci NDC* güncelleme dönemi yaklaşırken, Türkiye bu sürece uyum için İklim Kanunu’nu Meclis’e taşıdı.

(*NDC: Nationally Determined Contributions/Ulusal Olarak Belirlenen Katkılar, Paris Anlaşması kapsamında her ülkenin hazırladığı ulusal iklim eylem planları)

Tüm bu süreç kapsamında muhalefet partileri, iklim aktivistleri, bazı STK’lar başta olmak üzere kanuna karşı çıkanlar da var. Eleştirilerin yoğunlaştığı konular şöyle özetlenebilir:

-Emisyon ticaretine odaklanma: Kanunun, iklim değişikliğiyle mücadeleden ziyade emisyon ticaret sistemi kurmaya odaklandığı düşünülüyor ve bu nedenle “karbon piyasası düzenlemesi” olarak nitelendirildiği belirtiliyor.

-Fosil yakıtların teşviki: Kanunun fosil yakıt kullanımını azaltmaya yönelik somut adımlar içermediği ve bu nedenle çevresel koruma açısından yetersiz olduğu iddia ediliyor. ​

-Sivil toplumun sürece dahil edilmemesi: Kanunun hazırlanma sürecinde sivil toplum kuruluşlarının yeterince dahil edilmediği ve bu durumun şeffaflık eksikliğine yol açtığı belirtiliyor.​

-Doğal sistemlerin korunmasında eksiklikler: Kanunun, doğal sistemleri koruyacak yeterli tedbirleri içermediği ve bu nedenle çevresel sürdürülebilirlik açısından eksik olduğu iddia ediliyor.

-Bilimsel verilere dayalı hedeflerin eksikliği: Kanun, iklim değişikliğiyle mücadelede bilimsel verilere dayalı net hedefler içermediği için sıklıkla eleştiriliyor.

Bu durum, kanunun etkinlik ve uygulanabilirliğinin sorgulanmasına neden oluyor.

-Halk sağlığına yönelik düzenlemelerin yetersizliği: Kanunun, iklim değişikliğinin halk sağlığı üzerindeki etkilerine karşı yeterli düzenlemeler içermediği belirtiliyor: Özellikle hava kirliliği ve iklim kaynaklı sağlık risklerine karşı önlemlerin yetersiz olduğu vurgulanıyor.

-Su kullanımına el konulacağı iddiası: İklim Kanunu Taslağı’nda, su kaynaklarının etkin yönetimi ve iklim değişikliğine karşı dirençli tarım uygulamalarının teşviki yer alıyor. Ancak, bireysel su kullanım haklarına el konulacağına dair bir düzenleme bulunmuyor.

İklim Kanunu Tasarısı, su yönetimi konusunda su kaynaklarının verimli ve sürdürülebilir kullanımını teşvik ettiği belirtiliyor ancak tasarının uygulanması sürecinde su yönetimiyle ilgili düzenlemelerin nasıl hayata geçirileceği ve bu düzenlemelerin gerek bireyler ve gerekse sektörler üzerindeki etkileri, uygulama aşamasında netlik kazanacak…

Sosyal medyada bu başlık ‘evinizde kullandığınız suyun kullanma özgürlüğü elinizden alınacak’ şeklinde dezenformasyonlara dönüşebiliyor.

-Seyahat özgürlüğünün kısıtlanacağı iddiası: Tasarıda bireylerin ulaşım özgürlüğünü kısıtlayacak herhangi bir hüküm yok. Ancak ileride, karbon salımını azaltmak amacıyla toplu taşımayı teşvik eden emisyon bazlı vergi veya teşvik politikaları gündeme gelebilir.
Bu, sosyal medyada “seyahat yasaklanacak” şeklinde yorumlara dönüşebiliyor.
Öte yandan bazı yorumcular, AB’nin “yeşil pasaport” ve karbon ayak izi uygulamalarını örnek göstererek benzer uygulamaların Türkiye’ye geleceğini iddia ediyor.

Alışverişin kısıtlanacağı ve dijital gıda takibi yapılacağı iddiası: Tasarıda alışveriş özgürlüğüne dair hiçbir düzenleme yok. Ancak karbon ayak izi etiketlemesi ve gıda zincirinin izlenebilirliği gibi kavramlar gelecekte uygulanabilir. Bu kapsam, “alışverişin kontrol edileceği” şeklinde yorumlanıyor.

Yapay gıdalar ve böcek tüketiminin artacağı iddiası: Kanun tasarısı yapay gıdayı veya böcek tüketimini teşvik etmiyor ya da zorunlu kılmıyor. Ancak iklim krizinin gıda sistemine etkisi nedeniyle dünya genelinde “alternatif protein” kaynakları yıllardır tartışılıyor.
Bu bilimsel gündem, zaman zaman komplo teorileriyle “zorunlu böcek yeme” senaryolarına dönüşüyor. Avrupa Birliği’nin bazı üye ülkelerde böcek bazlı ürünleri market raflarına koyması ve FAO’nun “böcekler gıda olabilir” açıklamaları, yanlış bir biçimde Türkiye için de geçerli olacak şeklinde yorumlanıyor.

Başa dön tuşu
Haber Nopolitik