Giyinmenin Yeni Şiiri: Klausner’in Dries Van Noten Yorumu
.jpeg)
Bu sezon kadrajımda, markasını otuz yıl boyunca yöneten Anvers merkezli efsanevi tasarımcı Dries Van Noten‘in geçen yaz vedasından sonra markanın yeni kreatif direktörü olarak göreve gelen Julian Klausner vardı.
Aşık bir adam, partiden sonra şafakta dolaşıyor. Gömleği iliklenmemiş, kolları sıvanmış. Silüet, yeni bir hayata bürünüyor. Kendime sordum: Resmi olan nedir? Gündelik olan nedir? Bunlar ne hissettirir? Aklıma dar bir kravat, çift düğmeli bir ceket, ağır işlemeli bir kumaş geldi. Ama aynı zamanda bele sarılmış bir pareo, ayağında kum, uyumsuz bir ayakkabı bağı, kabuklar ve kolye olarak taşınan küçük anılar… Bu koleksiyon, kendiliğinden gelen jestlere duyulan çekimi anlatıyor. Ve elbette Lou Reed’in müziği eşlik ediyor.
“Sadece yazdan bir gün, seninle geçirdiğim için mutluyum.“
—Julian
Koleksiyonu görmeye re-see’ye giderken aklımda bu paragrafı yazan Julian Klausner’ın bende uyandırdığı derin hisler ve nasıl bir bakış açısıyla markanın tarihini yorumlayacağını merak ediyordum. Dokular ve renkler ile denemeler yaparak, her bir parçayı korkusuzca yan yana getirip eşleştiren bu bakış açısını hayranlıkla izledim. Gece şıklığı ile sportif bir görünümü güncel bir koleksiyon olarak sunan Klausner, muhteşem harmanladığı bu karışımı canlı renkler, göz alıcı baskılar ve ışıltılı işlemeler ile birleştirmiş. Markanın köklerinden sapmadan onları yeni bir amaçla yeniden canlandırmış. Markanın kodlarında olan bilinçli uyumsuzluk; karşıtlık ve kaos içindeydi ama amacı olan bir kaostu. Zıtlıkların çarpışması özgüven içindeydi. Giyinmek üzerine düşündüren parçalar vardı, hatta giyinmeye dair düşünme biçimimizi yeniden sorgulatan tasarımlar da.
“Bu koleksiyona yaklaşırken, her zaman sevdiğim Dries Van Noten gardırobunu düşündüm. Geleneksel ama cesur. Giyinmenin katmanları…”
İFADE GÜCÜ YÜKSEK RENKLER, İŞLEMELER VE BİR PARÇA FANTAZİ
Klausner, çalışma tarzını şöyle tanımladı: “Çok şık bir şeyle oynamaya çalışmak ama aynı zamanda rahat bir tavrı korumak.”
Koleksiyonun merkezinde sabahın ilk ışıklarıyla yıkanmış bir şehirde, gecenin ardından gelen o dağınık zarafet hali var. Klausner bu hissi Nirvana grubunun 1993 yılında Dries Van Noten giydiği o efsanevi karedeki “blissed out“ (dağınık ama huzurlu zarafet hali) ruhla açıklıyor. Bu koleksiyon, giyinmenin bir eylem değil bir ifade biçimi olduğunu hatırlatıyor. Bence koleksiyonun tam olarak amacı da bu. Eğlencenin ardından gelen dinginlik ve yorgunlukla parlayan bir şıklık.
Silüetlerde beklenmedik bir tatlılık var. Saronglar (bele sarılan ince kumaş), pareolar bir akıcılık katarken klasik kalıpların dışına çıkıyor. Gördüğüm her bir parça hem duyusal hem de zarafet içinde beklenmedik hislerle sarmalanıyor. Klausner “Dries, her zaman cesur ama erişilebilir olmayı başardı. Benim için bu dengeyi korumak çok önemli“ diyor. Bu gördüğüm koleksiyon gerçekten de teatral ama giyilebilir, zarafet içinde ve erkeksi, fantazi ile beklenmedik hisler arasında kurulan o huzurlu yerde gezinmekte. Formal ve gündelik olanın, maskülen ile feminenin geçmişle şimdinin şiirsel bir birleşimi.
Klasik terzilik ve genç stil arasında oynayan, resmiyet ve gündeliklik arasında gidip gelen bir koleksiyon. Zengin işlemelerle sportif silüetler iç içe geçiyor. Üst üste giyilen, sonra çıkarılan parçalar, yeniden birleştirmenin zevki.
Ve merkezde yer alan bir klasik; kemer kuşağı. Yoğun renklerde kuşaklar, nervürlü çizgiler ve dönen işlemelerle beli yeniden tanımlıyor. Renk paleti, hissi kadar iddialı: kırmızı ve cam göbeği, leylak ve turuncu, haki ve gri melanj.
Gece kıyafetleri yapısız ama teatral, sanki sabaha kadar süren bir gece gibi.
Geceden sabaha, formaldan (resmi) gündeliğe, rüyadan gerçeğe, bu geçişte kıyafetler bir sahil yürüyüşü gibi huzurlu ve bir aşk anı kadar hafif, cesur ve derin… Tüm görünümler bir aşığın sabahına dokunur gibi.
Julian Klausner
Fotoğraflar: Launchmetrics Spotlight