Yakın takip dönemi


2023, zor bir yıldı. Mevcut ekonomik tedbirler nedeniyle 2024’ün daha da zor geçeceği öngörülüyor. Etkilerin belirginleşmesi için ise seçim sonrası işaret ediliyor…

7.05.2024 03:42:260

Özlem Aydın Ayvacı

[email protected]

Aslında bu zor döneme yönelik tedbirler konusunda herkes hemfikir. 2024, mali yapıyı koruma yılı olacak. Elbette bunun genel geçer adımları var. Nakit akışı, stok yönetimi, döviz gelirlerini artırma, vadelere mikro yönetim, tedarikçilerle uzun dönem ilişki geliştirme ve kredi kaynaklarını çeşitlendirme bunların başında geliyor. Büyük ölçekli ve konjonktürü önden okuyan şirketler de bu kalemlere yönelik “yakın takip” yöntemini uyguluyor.

2024 için tüm ekonomik aktörlerin görüşü “Mali yapıyı korumak önemli” şeklinde… Peki mevcut konjonktürde mali yapıyı korumayı sağlamak ve 2024’ü “sağ salim” atlatmak nasıl mümkün? Deyim yerindeyse bunun için pek çok farklı cephede savaş verilmesi gerekiyor. 2024’te enflasyonla mücadele hala en önemli konu. Süveyş Kanalı’ndaki güvenlik sorunu, tedarik sürelerinin uzamasıyla maliyet artışlarına yol açıyor ve enflasyonla mücadelede zorluk çıkarıyor. Yavaşlayan bir ekonomik büyüme, yüksek faiz ve likidite darlığı ortamında işletme sermayesi yönetimi şirketler için her zamankinden daha önemli hale geliyor. Nakit akışını korumaksa günlük takip edilen bir ajanda maddesi. İş dünyası alacak vadelerini kısaltmaya çalışırken stok süresini de kısaltıyor. Yine 2024’ü yara almadan atlatmak için yurt dışı gelirleri artırmak önemli bir formül olarak ortaya çıkıyor. 2024 yılında enflasyonun yine yüksek olup yüksek faizi beraberinde getireceği, özellikle seçim sonrası parasal sıkılaşmanın kemerleri daha çok sıkmak anlamına geleceği de bilinen bir gerçek. 

NAKDE GÜNLÜK TAKİP

Peki 2024’te mali yapıyı korumak için şirketler neler yapacak? Bunun en önemli yanıtlarından biri, nakit akışı… Nakit giriş ve çıkışları hangi sürede takip ediliyor? Nakit akışına ne zaman bakılıyor? Tüm bu soruların yanıtları şirketlerin gündeminde ilk sırada yer alıyor. Evyap CFO’su Ekrem Erdem, grup şirketlerinin nakit pozisyonunu günlük takip ettiklerini söylüyor. “Bilançodaki döviz pozisyonuna göre aktif-pasif yönetimi yaparak iş yaptığımız değişik ülkelerdeki devalüasyon tehditlerine karşı tedbir alıyoruz. Bilançonun aktifinde hangi para biriminden müşteri alacağımız varsa bilançonun pasifinde yine aynı para biriminden tedarikçi borcu ya da banka kredi pozisyonu oluşturuyoruz” diyor. Bilanço yönetiminde iş kollarının kârlılık oranlarının ve stratejik önceliklerinin de belirleyici olduğunu söyleyen Erdem, şöyle devam ediyor: “Stratejik bir önceliği yoksa kârlılığı düşük ancak işletme sermaye ihtiyacı yüksek olan ürün ve müşteri gruplarından uzak duruyoruz. Kârlı veya stratejik önemi olan ürünleri ve müşterileri önceliklendiriyoruz.” Canovate Group CFO’su Mehlika Hediye Yıldırım, “Şirketler kârsızlıktan değil, nakit akışını iyi yönetemediği için çok büyük darboğaza girebilir ve hatta batabilir. Hele de yüksek faiz ve parasal sıkılaşmanın olduğu bu gibi dönemlerde anlık, dellerin gözden geçirilmesi, sabit gelirgider kalemlerinin tek tek irdelenmesi, özetle nakit akışının dinamik yönetimi önemli” diyor. Döviz yönetiminin en az nakit akışı yönetimi kadar dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta olduğunun altını çizen Yıldırım, “Yüksek enflasyon ortamı döviz bazlı mali tablolar üzerinden takip gerekliliğini de beraberinde getirdi. Enflasyon muhasebesi bilançolarda yerleşene kadar mali durumun bu şekilde takip edilmesi reel anlamda getiriyi algılamak için elzem. Nakit akışı, günümüzdeki gibi çalkantılı ortamlarda yeri geldiğinde anlık takip edilmesi gereken bir olgu” diyor. 

VADELER GERİ ÇEKİLİYOR 

İşletme sermayesi sağlamak ve nakit akışının etkin yönetimi için ön ödemeli ve kısa sürede nakde dönüşen satışların en uygun vade opsiyonuyla yapılması önemli. Uygun koşullarda tedarikçiden yapılan alımlar ve bu alımların kısa sürede üretime dönüşerek etkin satışın tamamlanması mali yapı için optimum denklemi oluşturuyor. Özellikle alacak vadelerinin kısaltılması nakit akışı için kritik. Sarkuysan Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Çaycı, etkin alacak yönetimi yaparak alacak tahsil sürelerini kısaltmaya çalıştıklarını söylüyor. Çaycı, alacak gün sayısını 55 günden 40 güne çektiklerini belirtiyor ve şöyle devam ediyor: “Müşterilerimizin talepleriyle bir denge sağlamak adına peşin tahsilat ve vadeli ödeme opsiyonlarına yönelik finansal çözümler uyguluyoruz. İşletme sermayesi ihtiyacımızı minimize etmek için nakit akış döngüsünü kısaltmaya çalışıyoruz ve borç yönetiminde önemli ithalatlarımız için stoklarımızı nakde dönüştürme süremizin üzerinde vadelerle ödeme yapıyoruz.” İDAŞ Satış Pazarlamadan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Bozkurt Şişman, şirketin mali yapısını kaynakların ve varlıkların dengeli kullanımı ve dağılımıyla korumayı planladıklarını söylüyor. Şişman, alacak vadelerinin satış hacmine göre değiştiğini belirtiyor ve “Alacak vadelerimiz bayilerimiz ve perakende satış noktalarımız özelinde farklılık gösteriyor. Perakende noktalarında bankaların kredi kartı vadeleri kullanılırken, bayilerde sipariş ve stok maliyetlerine göre süre 4 ayı buluyor” diyor. Europcar Mobilite Grup Türkiye CEO’su Fırat Fidan, “Alacak vadelerimizi 2 yıl içinde yarı yarıya kısalttık. Zaten düşük olan alacak vadelerimiz artık 4-5 günlere kadar düştü. Satışlarımızın çok büyük bölümü peşin. Alacak vadelerinin kısa olması şirketlerde daha fazla likiditeye ve daha rahat bir nakit akış yönetimine katkı sağlıyor. Ayrıca vadelerin kısa olması makro ekonomide talep yönlü enflasyon baskısını hafifletiyor” diye anlatıyor. 

STOKTA DOĞRU TAHMİN ÖNEMLİ 

Peki, şirketler mali yapılarını korumaya aldıkları bu dönemde stok seviyelerini nerede tutuyor? Ne kadar stok yönetilebilir ve mali yapıyı sıkıntıya sokmaz? L’oreal Türkiye CFO’su Onur Dizdaroğlu, önceliklerinin tüketici eğilimlerini doğru tahmin ederek adetsel büyümeye devam etmek olduğunu söylüyor. Dizdaroğlu, stok yönetimi hakkında şu bilgileri veriyor: “Nakit akışı dikkat edeceğimiz bir alan. Vadeler ve stok yönetiminde hassasiyetle ilerleyip yıl içinde nakit dengesinde sürprizlerle karşılaşmamayı planlıyoruz. Doğru satış tahminleri ve bunun ışığında üretim planlama, stok seviyelerini azaltmak için önemli faktörler olacak. Stok seviyesi her sektörde değişkenlik gösterebilir ancak tedarik zincirinde kırılmalar olduğu durumlar yaşanabileceği için 1-2 aylık tahmini satışı karşılayabilecek stoku tutmak iş akışını etkilemeyebilir.” BLC Yönetim Kurulu Başkanı Şahin Balcıoğlu, kendilerine maliyet olarak yansıyan verimsiz üretim süreçlerini azaltıp stok maliyetlerini düşürmek için yeni formüller üzerinde çalıştıklarını dile getiriyor. “Stok tutmak zorundayız. Çünkü ülkemizdeki üretimde yaratılabilecek en önemli fark hızlı tedarikçi olmak” diyen Balcıoğlu, bunu da ancak stoklu çalışarak elde edebileceklerini söylüyor. Balcıoğlu, şöyle devam ediyor: “Bu sayede ana ihracat pazarımız olan Avrupa’da rekabet edebiliyoruz. Önceleri toplu alımdaki fiyat avantajı ve stok ihtiyacı göz önüne alınarak ortalama 3-4 aylık stoklarımız olurdu. Şu anda hem finansman hem stok maliyetlerinin artması artık toplu alımlardaki avantajdan daha yüksek bir maliyet getiriyor. Bu nedenle 2-2,5 ay bandında stokla devam ediyoruz.” 

İŞLETME SERMAYESİNE DİKKAT! 

Koruma döneminde işletme sermayesi yönetimi bir diğer dikkat edilen konu. Doğanlar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Davut Doğan, 2024 yılının özellikle son çeyreğine kadar dar boğazdan geçileceğini öngörüyor. “Nakit darlığı, krediye erişimde zorluk, alım gücündeki azalışla çarkları döndürmekte zorlanılan bir dönem olacak” diyen Doğan, şöyle açıklıyor: “Mobilya grubumuz, büyüyen ihracat hedefi, güçlü döviz pozisyonu ve işletme sermayesi optimizasyonu odağıyla her yıl artan başarısını devam ettirecek. Enerji grubumuz, döviz endeksli geliri, minimum alacak riskiyle faaliyet gösteriyor. 2024’ü temel olarak nakit akış ve bilançoya odaklanarak yönetmeyi hedefliyoruz. Bilançodaki ana odağımız nakit akışını da besleyecek işletme sermayesi yönetimi.” Penti CEO’su Mert Karaibrahimoğlu, 2024 yılı için reel olarak yüzde 20’nin üzerinde bir büyüme hedeflediklerini söylüyor. Enflasyon, kur dalgalanmaları, öngörülemeyen jeopolitik konular, tedarik zincirindeki sıkıntılar bir yana teknolojik değişimler ve iklim baskısı dolayısıyla Penti’de çok yönlü bir strateji belirlediklerini dile getiren Karaibrahimoğlu, mali yapılarını nasıl koruyacaklarını şöyle anlatıyor: “Bütçemiz ve temel performans göstergelerimizle maliyetlerimizi sürekli gözden geçiriyoruz. Tedarik yöntemlerini sürekli olarak değerlendirerek var olan kaynağımızı daha etkin kullanmak üzere yönetim stratejimizi belirliyoruz. Likiditeyi planladığımız seviyeye getirmeyi başardık.” Kutes İcra Kurulu Başkanı Ali Esat Kutmangil, “Stratejik bir yaklaşımla vadeleri etkin bir şekilde yönlendiriyor ve işletme sermayesini optimize ediyoruz. Borç yönetiminde borç devir hızımızı sürekli gözetiyoruz, böylece nakit akışımızdaki potansiyel riskleri minimize ediyoruz” diyor. 

DÖVİZ YÖNETİMİ

Nakit akışı kadar döviz yönetimi de oldukça önemli hale geldi. Ariş Pırlanta Yönetim Kurulu Başkanı Kerim Güzeliş, “Borçlarımız alım yaptığımız pırlanta ve altından ötürü döviz bazlı olduğu için satışlarımızdan gelen parayı hemen dövize çevirerek enflasyondan etkilenmemeye çalışıyoruz. Kredi kartı satışlarımızı da vadesini beklemeden bankalarda nakde çeviriyoruz. Borç ödeme günü gelmişse borcumuzu ödüyoruz, gelmemişse dövize bağlayıp gününde ödüyoruz. İhracat ve online satışları çok önemsiyoruz” diyor. Mavi için de yurt dışı gelirler oldukça önemli. Mavi’nin Türkiye ve uluslararası pazarlarda, perakende, toptan ve e-ticaretteki büyüme trendi 2023 yılı boyunca devam etti. Mavi CEO’su Cüneyt Yavuz, değişimi doğru yönetmenin ve veriye dayalı kararlar almanın bugün her zamankinden daha değerli olduğunu söylüyor ve 2023’te esnek tedarik zinciri, doğru planlama, stok ve nakit akışı yönetimiyle sağlıklı bilanço yapılarını koruyarak şirket kârlılığını sürdürdüklerini belirtiyor. Yavuz, yurt dışı satışlarında da büyümeye devam ettiklerini anlatıyor ve “2023’te önceki yıla göre yüzde 12 artışla dünyada toplam 14 milyon denim satışı gerçekleştirdik” diyor. Anavarza Bal Genel Müdürü Can Sezen, giderler konusunda sürekli olarak değerlendirme yaptıklarını anlatıyor. Kâr dönüşü kısıtlı olan ve fayda endeksinde sorun oluşturan alanlarda giderlerini ortadan kaldırmaya veya azaltmaya çalıştıklarını söyleyen Sezen, “Döviz gelirlerinin artması şirketlere pek çok açıdan fayda sağlıyor. Biz de bu yıl ihracat hedeflerini önceki yıllara göre ciddi artırdık” diye konuşuyor. Pakun CEO’su Ertan Özgen, ihracatta çok güçlü olduklarını söylüyor ve “Döviz getirisi konusunda mevcut pozisyonumuzu korumaya ve ihracat bazlı büyümeye devam ediyoruz. Ancak giderler konusunda özellikle vadeli işlemlerde yeni tedbirler aldık ve faydasını da gördük. 2024’ün ikinci yarsısından itibaren dünya piyasalarındaki likidite akışının olumlu seyredeceğini düşünüyorum. Bu dönemde kredi kompozisyonunda döviz yatırımlarının miktarı da artırılabilir” diyor.

FIRSAT TAKİBİ 

İş dünyasının bir kısmı krizlerin aynı zamanda fırsat zamanı olduğu konusunda hemfikir. Eczacıbaşı Holding CEO’su Atalay Gümrah, yatırıma devam edeceklerini söylüyor. Gümrah, şöyle özetliyor: “Bildiğimiz işlerde tüketicilerin davranışlarını, beklentilerini ve taleplerindeki değişimleri yakından izleyerek fırsat göreceğimiz yeni alanlarda iş birlikleriyle büyümekten imtina etmeyeceğiz. Suudi Arabistan’da seramik sağlık gereçleri ve endüstriyel mineral alanlarında ortaklık ve yatırım planlarımız var. Orta Doğu’da daha etkin olmak için hem üretim hem tedarik zinciri yatırımları planlıyoruz. Kazakistan ve Özbekistan’da başta metalik maden sahalarını geliştirmek üzere çeşitli iş birliği ve yatırım fırsatları üzerinde çalışıyoruz. Fas’ta temizlik kağıtlarında mevcut yatırımımızı ilave yatırımlarla ve fırsatlar oluştukça satın almalarla da Kuzey Afrika’da büyütmeyi, bu bölgeyi Afrika’da daha etkin olmak için bir üs olarak kullanmayı hedefliyoruz.” Boltaş CEO’su Selman Çoban da fırsatlara dikkat çekiyor. Son zamanlarda Kızıldeniz’de yaşanan sorunlar nedeniyle Uzak Doğu’dan Avrupa’ya olan erişimde ciddi sorunlar meydana geldiğini anlatıyor. Bunun ihracatçı şirketler açısından önemli fırsatlar yaratacağını ifade eden Çoban, “Bu bize de önemli faydalar sağlayacak” diyor. Arıkan Group Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Arıkan, “Yatırım programlarımızı nakit akış öngörülerimize göre dönemlere yaydık. Güçlü stok yönetimi ve buna bağlı iç kontrol anlayışıyla mevcut yapımızı güçlendirmek adına aldığımız stratejik kararları hayata geçireceğiz. Masraflar noktasında da bütçe yönetimimizi daha sıkı tutmayı ve sadık kalabilmeyi hedefliyoruz” diyor. 

HANGİ MALİ TABLO?

Yeni dönemde gelir tablosuna mı yoksa bilanço ve nakit akış tablosuna mı bakılacağı bir başka soru. Elektra Elektronik Genel Müdürü Armağan Şakar, bu kritik soruya şu yanıtı veriyor: “Bilanço, işletmelerin anlık finansal durumunu gösteriyor. Yani belirli bir tarihteki varlık, borç, alacak, sermaye ve stok gibi kalemleri kontrol etmek için kullanılıyor. Dolayısıyla böyle dönemlerde sadece kazançlar ve maliyetlerin görülebildiği gelir tablosu yerine bilanço ve nakit akış tablolarının kullanılması daha efektif olacaktır. Şirketler zarar ettiği için batmaz, nakit akışını sağlayamadığı için batar. Bu yüzden, bu dönem nakit akışını iyi yönetebilenlerin güçlenerek ilerleyeceğini düşünüyorum.” Doruk Un Genel Müdürü ise farklı yönde görüş bildiriyor ve “Tabii ki gelir tablosu önemli, ancak bilanço ve nakit akış tablosunu da birlikte yönetmekte fayda var. Dövizle gelir artırmak için ihracat satışlarını artırıyor, iç pazarda satışların hammaddesi ve diğer ihtiyaçlarını TL borçlanarak kur riskinden korunmuş oluyoruz” diyor. Cushman & Wakefield I TR International Yönetim Kurulu Başkanı Tuğra Gönden ise “Nakit akışı yönetimi çok kritik olsa da temelinde kâr üretmek var. Dolayısıyla kaynaklarımızı kârlı işlere kanalize etmeye çalışıyoruz. Vadesinde tahsilat bunu destekliyor. Diğer yandan hizmetlerimizin çeşitliliği stratejik bakış açımızı destekleyip nakit akış ve kârlılık dengemizi korumamızı sağlıyor” diyor.


“MALİ YAPIMIZI KORUYUP BÜYÜYECEĞİZ”
GÖKŞİN DURUSOY AKKÖK HOLDİNG CEO’SU

EN HIZLI VE UYGUN KAYNAK

İşletme sermayesini dikkatli yönetmeye özen gösteriyoruz. Bu bağlamda işletme sermayesinin bileşenleri olan borç, alacak ve stok seviyelerimizi yakından takip ediyor ve alternatif yöntemler üzerinde çalışıyoruz. Finans kuruluşlarıyla yakın iletişim halindeyiz. Kritik anlarda ihtiyaca en uygun ve en hızlı kaynağı yaratabilecek konumda olmaya özen gösteriyoruz.

KUR RİSKİNE HEDGING Şirketlerin yüksek kur riskine maruz kaldığı bu dönemde döviz pozisyonumuzu yönetmek için çeşitli hedging işlemleri yapıyor, kur dalgalanmalarından etkilenme riskimizi minimize ediyoruz. Zorlu ekonomik koşullar karşısında da mali yapıyı koruma ve büyüme potansiyelini artırma yolunda kararlılıkla ilerliyoruz.

DAHA UZUN VADELİ KREDİ Grup şirketlerimiz borç servislerini karşılayabilecek durumda. 2024 yılı içinde hem vadesi gelen hem ilave oluşacak ihtiyaçları daha uzun vadeli kredilerle yönetmeyi planlıyoruz. Bunu sağlayabilmek için bankalarla yakın ilişkimizi sürdürüyoruz. Bankalarla yeni finansman kaynakları üzerinde düzenli olarak fikir alışverişinde bulunuyoruz.


“İŞİ DEĞİL İŞLETME SERMAYESİNİ BÜYÜT”
MAHMUT SEFA ÇELİK SİNPAŞ YKÜ

EN BÜYÜK MASRAF

Sektörde oluşabilecek daralma riskine karşı aldığımız önlemlerin başında kendi arazilerimizi değerlendirmemiz geliyor. Şu anda en büyük masraf kalemi arsa fiyatları. Kendi arazilerimizi değerlendirmemiz ve kendi finansman modelimizle kontrollü ilerlememiz yılların verdiği güveni korumamızı sağlıyor.

DARALMA 50 MİLYAR DOLAR Konut satış rakamları ciddi daraldı. Bu da sektörel bazda 50 milyar dolar civarında bir daralma anlamına geliyor. Maliyet baskısı ve konut kredilerindeki güncel durum elbette kârlılıkları etkileyecek. Ancak gayrimenkul uzun vadede kazandıran bir yatırım aracı olarak öne çıkıyor.

“ZOR ZAMAN FORMÜLÜ”
Gayrimenkulde en önemli gider artan inşaat maliyetleri. İnşaat malzemelerini yedeklemekse hem boyut hem maliyet açısından mümkün değil. Dolayısıyla proje başlangıçlarında toplu alımlar, kısa ödeme vadeleri ya da peşin alımlar gibi unsurlarla iskontolar alınabilse de genelde tercih nedeni olmuyor. Paraya ulaşımın pahalı ve zor olduğu dönemler için formülümüz “İşi değil işletme sermayesini büyüt.”

TEMKİNLİ HAREKET Ülkemiz ve dünyada rekabetin ve belirsizliğin arttığı bu dönemde daha temkinli hareket etmenin elbette yeni fırsatları göz ardı etmeden hem grubumuz hem tüm işletmeler açısından doğru bir strateji olduğuna inanıyoruz. Dövizle geliri artırmak, giderleri azaltmak gerekiyor. Şu dönemde özellikle Almanya’da bu yatırımları çeşitlendirmek ve bu ayağımızı daha da kuvvetlendirmek üzerine çalışıyoruz.


“2024’TE HEDEF YÜZDE 20 REEL BÜYÜME”
İBRAHİM ERDEMOĞLU ERDEMOĞLU HOLDİNG YKB

“YATIRIMLARDAN GELECEK” 

2024’e yaklaşık yüzde 20 reel büyüme hedefiyle girdik. 2024’te yaklaşık 4 milyar dolar ciroya ulaşmayı hedefliyoruz. Büyümeyi, devreye giren yatırımlarımız ve kurumsal müşteri profilimizin sağlayacağını düşünüyoruz. Avrupa ve ABD’de devam eden durgunluğa ve finansal sorunlara karşın, enerji maliyetlerindeki dalgalanma ve Batılı ülkelerin Çin ile ilişkileri kaynaklı taleplerini Türkiye’ye kaydırması, hedeflerimize ulaşmamızda önemli etkenler olacak.

MEMNUNİYET ESAS 
Bu yıl için önceliklerimiz kalıcı müşteri memnuniyeti, çalışan memnuniyeti, doğa ve çevreyi önemseyen sağlıklı ve sürdürülebilir büyüme. Halı ve polyester sektörlerinde çevre dostu ürünlere talep artıyor. Merinos ve SASA’da devam eden yüz milyonlarca dolarlık yatırımı 2024’ün sonuna kadar tamamlamayı hedefliyoruz.

TÜRKİYE EKONOMİSİ Türkiye ekonomisi, dış ticaretteki gelişmelere ve döviz kurlarındaki dalgalanmalara oldukça duyarlı. Küresel ekonomik koşullar ve jeopolitik gelişmeler, bu alanlarda belirsizlik yaratabilir. Türkiye’nin devam eden enflasyon sorunu ve para politikasındaki kararlar, 2024 yılı ekonomik seyrini önemli ölçüde etkileyecek. Merkez Bankası’nın faiz oranları ve diğer para politikası araçları üzerindeki kararları, enflasyonun kontrol altına alınmasında belirleyici olacak.

Başa dön tuşu