‘İnan’cın Işığından Yansımalar: İslam Dünyası ve Orta Doğu

‘İnan’cın Işığından Yansımalar: İslam Dünyası ve Orta Doğu

Mehmet Akif İnan, 20.yüzyılın önemli şahsiyetlerinden biri. Yazarlığının ve şairliğinin yanı sıra benimsediği ideal uğruna mücadele edişiyle de biliniyor. O, yedi güzel adamdan biri. Lise yıllarında arkadaşlarıyla birlikte zihnine nakşettiği dava bilincini hayatının tümünde görüyoruz.

İslam Dünyası ve Orta Doğu, Akif İnan’ın 70’li yılların sonlarıyla 80’li yılların başlarında yazdığı gazete yazılarının derlenmesinden oluşuyor. Kitapta sekiz bölüm mevcut. Bu bölümler konularına göre tasnif ediliyor. Dönemin gelişmelerini kâh son derece sert, kâh tavsiye mahiyetinde, kâh ikaz edici bir üslupla aktarıyor. Yazılarını Orta Doğu ve İslam teması etrafında şekillendiriyor. Bugünden bakınca çok idrak edemesek de o dönem için çok mühim noktalara değiniyor. Biraz tefekkür edince bunu rahatlıkla anlıyorsunuz. Takriben elli yıl önce yazılan bu metinlerin günümüzdeki gelişmeleri değerlendirmede önemli bir dayanak olduğunu söyleyebiliriz.

Orta Doğu Üzerinden Yapılan Çağrı

Akif İnan’ın Orta Doğu özelinde yazdıkları ilgi çekici nitelikte. Yazara göre Orta Doğu, dünyanın en önemli topraklarından biri. Dinî açıdan müstesna bir tarihe sahip oluşu Orta Doğu’yu değerli kılan etmenlerin başında geliyor. Bununla birlikte yer altı zenginlikleriyle de emperyal güçlerin odağı konumunda yer alıyor. Akif İnan, Osmanlı Devleti zayıfladıktan sonra Orta Doğu’nun, Batılı güçlerce hedef hâline gelmesine değiniyor. Orta Doğu’nun parçalanması Osmanlı’nın yıkılmasıyla hızlanıyor.

Orta Doğu’da yeni devletlerin kurulması sonrası, Batı’daki güçlerin buraya yönelik karışıklık çıkarma gayretleri hız kesmeden devam ediyor. İnan’a göre buradaki devletler, emperyalistlerin türlü oyunlarına gelerek sürekli yapay sorunlarla mücadele ediyor. Savaşlar, anlaşmazlıklar, iç karışıklıklar Batı’nın oyunu olarak görülüyor. Çünkü buradaki hengâme her daim onların işine geliyor. ‘’İslam ülkelerinin yan yana gelmesini kolaylaştıran ‘Müslümanlar kardeştir.’ zemini, günümüzde hiçbir devletler topluluğunun sahip olamadığı bir hususiyettir. İslam ülkelerine has bu durumu çok iyi bilen emperyalizm, onları yan yana getirmemek için var gücüyle ‘yeni fitneler’ imal ediyor.’’ (s.26)

Yazar, bu coğrafyada yaşanan acıları durdurmak adına İslam birliğinin kurulmasını işaret ediyor. Batı’nın egemen güçlerine karşı koymanın ancak birleşerek gerçekleşebileceğini ifade ediyor. İslam ülkelerinin her bakımdan gelişip, birbirlerine karşı daima koruyup kollayıcı bir politika benimsemeleri gerektiğini vurguluyor.  ‘’Orta Doğulu ülkeler, kendi imkânlarını yan yana getirerek güç birliğine koyulmadıkları ve kendi silahlarını kendileri üretmediği sürece sömürünün elinde can çekişmekten kurtulamayacaklardır.’’ (s.24) Akif İnan çok önemli bir tespit yapıyor. Bu ifadeyi bugün çok daha iyi anlıyoruz. Son 20-25 yılda bölgemizde yaşanan yürek burkucu savaşlara maalesef üzülerek şahit oluyoruz. El kadar bebekler, gözü yaşlı kadınlar, ihtiyarlar ve masum siviller, Batı’nın zehirli kurşunlarına hedef oluyor yıllardır. Onca zaman geçmesine rağmen ders almıyoruz ve Müslümanlar olarak acı çekmeye devam ediyoruz.

Akif İnan, sonraki bölümde de yine ‘’Birleşme’’ üzerinden mesaj veriyor okurlarına. Müslüman ülkelerin amasız ve fakatsız her koşulda dost olması gerektiğini belirtiyor. ‘’Bütün Müslümanlar kardeştir.’’ şiarının hayata geçirilmesini savunuyor ve kavmiyetçiliğe temelden karşı çıkıyor. Kavmiyetçiliğin, İslam toplumunu tahrip edip mali, askerî ve idarî açıdan her türlü zararı verebileceğini söylüyor.

Mukaddes Mekân Kudüs

Mehmet Akif İnan, Kudüs’e ayrı bir sevgi ve yakınlık besliyor. Nitekim kendisi ‘’Kudüs Şairi’’ olarak da tanınıyor. Kudüs’ün İsrail’e başkent oluşunu derin bir üzüntüyle karşılıyor ve meseleyi birçok yerden değerlendiriyor. İsrail’in ‘’Arzı Mevud’’ hayalini hayata geçirdiğini söylerken buna karşı Müslümanlara telkinlerde bulunuyor. Birleşmiş Milletler’i tenkit ederek bu işin başını çektiğini vurguluyor. Amerika’nın ve BM’nin İsrail denen terör devletine sahip çıktığını belirtiyor. ‘’İsrail, dünya emperyalizminin Müslümanların içine soktuğu her kundağın fitilidir.’’ (s.52)

Kudüs’ün sadece ve sadece Müslümanlara ait olduğunu özellikle ifaden eden İnan, uydurma bahanelerle Kudüs’ün işgal edilmesini sindiremiyor. Nasıl ki şu anda İsrail’in Filistin’deki adice saldırılarına karşı öfkeleniyorsak Mehmet Akif İnan da bu mevzuyla alakalı yazılarında son derece sert ve öfkeli bir üslup takınıyor. Kaldı ki bu gayet normal. Masum insanları gözünü kırpmadan öldüren İsrail terör devleti yüreğinde vicdanı olan herkesin nefret ettiği ülke hâline geldi. O dönem başlayan saldırılar belirli aralıklarla devam ediyor ve şu an had safhaya yükselmiş durumda.  

Terör Devleti İsrail

‘’Yeryüzünde varlığı münakaşa konusu olan tek devlet, İsrail’dir.’’ (s.69) Mehmet Akif İnan, İsrail’i böyle tanımlıyor. Filistin’de zorla kurulan İsrail, emperyalistlerin amaçlarına ulaşmalarındaki paravandır yazara göre. İnan, o zamanki yazılarında buna engel olunması gerektiğini bilhassa vurguluyor. İslam ülkelerinin İsrail’e karşı bir ve tek yumruk olmasını öneriyor. İsrail’in o dönemki saldırılarına karşı Müslüman ülkelerin cevap vermesini diliyor. Aksi takdirde ilerde çok büyük sorunlar ve acılar yaşanabileceğini ifade ediyor. Geldiğimiz noktada İnan’ın haklı çıktığını maalesef yaşayarak görüyoruz. O dönemlerde esaslı bir cevap verilseydi belki de bugün yaşadığımız dramı yaşamayacaktık.

Bu noktada kendimizi eleştirmemiz gerekiyor bence. Karşımızdaki güce karşı İslam dünyası ve Müslümanlar olarak ne yapabiliyoruz? Sözlü kınama, sokaklarda eylem yapma ve boykot dışında elimizden gelen pek bir şey yok maalesef. Ne yapıp edip her bakımdan gelişmeliyiz. Masaya yumruğumuzu vuracak kadar, zalimlerin korkulu rüyası olana kadar gelişmeliyiz. Tabii bunun için önce birlik olmaya ihtiyacımız var. ‘’Yahudi’yi, bugün Filistin’de bir devleti olan birkaç milyonluk bir kitle olarak görmek yanlıştır. O; dünyanın kültür, sanayi, sermaye ve propagandasına yön veren bir kuvvettir.’’ (s.74)

Kıbrıs Üzerine Değerlendirmeler

Mehmet Akif İnan, kitabın ilerleyen bölümlerinde çevremizdeki ülkelerle ilgili fikirlerini dile getiriyor. Kıbrıs’ın ülkemiz açısından önemini anlatıyor. Konumu itibarıyla değerini vurgularken nüfus açısından da Türklerin orayı asla terk etmemeleri gerektiğini belirtiyor. Batılı emperyalistlerin Kıbrıs’tan vazgeçmeyeceklerini ileri sürerek bu mevzudaki politikalara çok dikkat edilmeli diyor. Yazarın bu hususta da haklı çıktığını görüyoruz.

İslam Dünyası ve Orta Doğu, Mehmet Akif İnan’ın siyasi, kültürel ve sosyal meselelere istinaden yaklaşık yarım asır önce yazdığı metinleri içeriyor. O dönemki dünya hakkında bilgi sahibi oluyorsunuz ve yaşanan kritik olayları bu minvalde yorumluyorsunuz. Yazarın, Orta Doğu’nun durumu, Filistin özelinde yaşananlar, emperyalistlerin emelleri vb. konulardaki düşünceleri günümüze ayna tutuyor. Mehmet Akif İnan, düşünceleriyle ve öngörüleriyle zamanın ötesinde bir fikir adamı olduğunu gösteriyor.

Burhan ALSAN

İNAN, Mehmet Akif, İslam Dünyası ve Orta Doğu, İz Yayıncılık, İstanbul, 2023.

Başa dön tuşu