Bağırmadan Beni Dinlemiyor

“Ebeveynlik yolculuğumun çok başında öğrendim ki; sesimi yükseltmek çocuklarımın benden korkarak bana itaat etmelerini sağlayabilir; ama onlara benden korkmaktan, hatalarını ve sorunlarını benden saklamaktan, ve kendileri kızgın veya üzgün olduklarında kendi seslerini yükseltmekten başka bir şey öğretmez.

Oysa sakince konuşmak; onları bana yaklaştırır, sakinleştirir, güven verir, ve küçük kulaklarını ve kalplerini benim sözcüklerime, düşüncelerime ve onlara vermek istediğim hayat derslerine açar.

Bu ilk keşfi yaptığımdan itibaren pozitif iletişim becerilerini öğretmek, bu konuda rehberlik etmek ve model teşkil etmek tüm önceliğim oldu.

Çocuklarımı kontrol etmektense kendimi kontrol etmek, saygı talep etmektense saygı göstermek, ders vermektense dinlemek, buyurmaktansa iletişim kurmak, cezalandırmaktansa ebeveynlik etmek, problemin bir parçası haline gelmektense problem çözmek hayat boyu süren bir yolculuk oldu. Nasıl da bir hayat oldu ama.”

Bunu yazan @lrknost 6 çocuk annesi bir ebeveynlik uzmanı yazar, editör. Kendisi uzun zamandır çaresiz bir kanserle savaşıyor. Yazılarıyla ve ailesiyle hayata tutunuyor. Çok çok saygı duyduğum ve fikirlerine yüzde yüz katıldığım bir isim. Bu yazısını bugün okuyunca hemen sizlerle paylaşmak istedim.

Bağırmak kısa vadede sözünüzü dinletmiş gibi hissettirse de uzun vadede çocuğunuzun sizden korkmasına, sinmesine, çekinmesine, sizden bir şeyleri saklamaya başlamasına yol açar. Halbuki etkili ebeveynlik için dilediğimiz şey korkuyla değil; bağlantıyla ve sevgiyle inşa edilen etki.

Bağırmak; öğretmek istediğiniz şeyi öğretmenizi sağlamaz; kalıcı bir davranış değişikliği yaratmaz. O anlık çocuğu sindirir ve sizi sinirlendiren hareketi yapmasını o an için belki bıraktırır. Fakat siz görmediğinizde, başka bir zamanda, ya da belki de daha kötüsü size yalan söyleyerek o davranış her ne ise devam eder. Ya da sizin kızacağınızı düşündüğü her ne hareket varsa zaten sizden gizleyerek yapar.

Çocuklar bizim davranışlarımızı modelleyerek öğreniyorlar. Sevgi dolu olunca ne yapıyoruz? Kızınca ne yapıyoruz? Üzülünce ne yapıyoruz? Kendimizi nasıl ifade ediyoruz? Biz kızınca bağırıyorsak; onlar da kızınca bağırmaya başlıyor. Bize sesini yükseltiyor. O zaman biz ne diyoruz? “Anneye / Babaya bağırılmaz, çabuk odana git” vs… “Bağırma” davranışına takılıp altta yatan duyguyu okumaya fırsat bulmuyoruz.

Sizi sinirlendiren davranışın sizde yarattığı etkiyi, duyguyu, niçin yapmaması gerektiğini sakince ona anlatarak ifade ettiğinizde, kendi ses tonunuzu, tepkinizi kontrol ettiğinizde, onun bakış açısını, duygusunu anlamak için dinlediğinizde gerçek iletişim ve bağlantı kurmanın ilk adımlarını atmış olursunuz. Sesinizi alçaltın ki; çocuğunuz sadece sesinizi değil; sözcüklerinizi duyabilsin.

Bunları okumak sizde nasıl bir duygu oluşturdu?
Kendinizi birden bağırırken mi buluyorsunuz?
Bağırdıktan sonra çocuğunuzda neler gözlemliyorsunuz?
Kendiniz neler hissediyorsunuz?
Bağırmadan sizi dinlemediğini düşünenlerden misiniz?

Benimle paylaşırsanız çok sevinirim.

Bu yazıyı paylaş

Başa dön tuşu